Y
AZILARIM / Sağlık Hakkı-Hasta hakları
| Bu yazılar her hafta cumartesi günleri Bağımsız İletişim Ağı'nin BİAMAG Sayfasında yer almaktadır.|

Gebe ve Emziren Kadınların Çalıştırılması-2

Gebe ve emzikli kadınlar şok, tireşim, gürültü, basınç, ağırlık, ve radyasyondan uzak tutulmak zorunda; çalışma ortamının biyolojik ve kimyasal etmenler açısından zararsızlığının sağlanması önemli. Uygun çalışma ortamı için İlgili düzenlemelere dikkat!


BİA Haber Merkezi
24/06/2006    Mustafa SÜTLAŞ

BİA (İstanbul) - Geçen hafta ayrıntılarını ele almaya başladığımız; İş Kanununun 88. maddesine dayanılarak çıkarılan "Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmeliği"ni tartışmayı bu hafta da sürdürelim.

Yönetmeliğin 3. bölümünü oluşturan "Özel Riskler" başlıklı 6. maddesinde, gebe veya emziren anneyle, bebeğin çalışma nedeniyle karşı karşıya kalacağı "özel riskler" ve bunlar için alınması gereken önlemler sıralanıyor.

Bu riskler ve önlemler; doğrudan ya da annesi dolayısıyla, "sağlık hakkı" bağlamında çocuğun sahip olması gereken haklar olarak da anlaşılmalıdır.

Söz konusu maddenin giriş kısmında da bu durum açıkça belirtilmiş ve gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiği ortaya konuluyor.

Buna göre; gebe, yeni doğum yapmış ve emziren işçinin güvenlik ve sağlığı için tehlikeli sayılan kimyasal, fiziksel ve biyolojik etkenlerin ve sanayi uygulamalarının, işçinin üzerindeki etkilerinin değerlendirilerek; bunlar için alınması gereken genel önlemler ile, özel bazı durumlarla ilgili riskler ve bunlara ilişkin olarak özel önlemler bu maddenin devamında sıralanıyor.

Buradan yola çıkarak "anne ve dolayısıyla çocuk; sağlığını olumsuz etkileyecek fiziksel, biyolojik ve kimyasal etkilerden ve çalışma ortamında bulunan sağlığı bozucu olumsuzluklardan korunmak hakkına sahiptir" diyebiliriz.

Fiziksel etkenler

Maddede ayrıntılandırılan "fiziksel etkenler" arasında "şok ve titreşim" ilk sırayı alıyor. Bununla ilgili olarak; "gebe işçinin, ani darbelere, sarsıntıya, uzun süreli titreşime maruz kalacağı işlerde ve iş makinelerinde, delicilerde çalıştırılmaları kesin olarak yasaklanmıştır" düzenlemesi yapılıyor.

Yine "vücudun alt kısmını, bilhassa karın bölgesini etkileyen düşük frekanslı uzun süreli titreşime ve sürekli sarsıntıya maruziyeti de önleyecek tedbirler"in alınması gerektiği de bir genel düzenleme olarak işverenin sorumluluğu içinde sayılıyor.

Benzer biçimde "gürültü" ile ilgili olarak da; gebe işçinin çalıştığı yerdeki gürültü seviyesinin, en düşük maruziyet etkin değeri olan 80 dB(A) yı geçmemesinin sağlanacağı, eğer gürültü seviyesi düşürülemiyorsa işçinin yerinin değiştirileceği, kişisel koruyucularla da olsa limitleri aşan gürültülü ortamda gebe işçilerin çalıştırılmalarının yasak olduğu belirtiliyor.

Yönetmelikte "soğuk, sıcak ve yüksek basınç" ile ilgili olarak da özel düzenlemeler getirilmiş. Bu maddede bu konuda da "gebe, yeni doğum yapmış ve emziren işçinin yaptığı işin niteliği göz önünde bulundurularak çalıştığı yerlerin sıcaklığının ve basıncının sağlık riski yaratmayacak düzeyde olması sağlanır" deniliyor.

Radyasyon

Gebeler için bir başka kesin kural da "iyonize radyasyon" ile ilgili olarak getirilmiş. Bu hükme göre "gebe işçi ve emziren kadın iyonize radyasyon kaynaklarının bulunduğu veya bu bakımdan 'kirlenmiş' yerlerde çalıştırılmaz, bu gibi yerlere girmemesi uyarı levhaları ile belirtilir" deniliyor.

İyonizasyona neden olmayan radyasyon ile ilgili olarak ise; gebe, yeni doğum yapmış ve emziren işçinin iyonize olmayan radyasyon kaynaklarından etkilenmesini önleyecek tedbirlerin alınması bir kesin hüküm olarak yönetmelikte yer alıyor.

Bu fiziksel etkenlerle ilgili kesin düzenlemeler, annenin karnındaki veya annesine bağımlı çocuğun sağlığıyla ilgili riskler ve tehlikeler öngörülerek yapılıyor.

Buradan yola çıkarak da söz konusu edilen "fiziksel etkenler" için "sağlığı olumsuz etkileyen etmenlerden korunma, çocuk açısından bir 'sağlık hakkı" olarak anlaşılmalıdır" diyebiliriz.

Biyolojik etmenler

Maddenin bu başlık altında ele alınan bölümünde de gebe, yeni doğum yapmış ve emziren işçinin, 10/6/2004 tarihli ve 25488 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmeliği"ne atıf yapılarak; bu yönetmelikte tanımlanan grup 2, grup 3 ve grup 4 biyolojik etkenlerin risk oluşturduğu yerlerde ve işlerde çalıştırılmalarına yasak getiriliyor.

Söz konusu yönetmelikte bu gruplar şöyle sıralanıyor:

Grup 2 biyolojik etkenler: İnsanda hastalığa neden olabilen, çalışanlara zarar verebilecek, ancak topluma yayılma olasılığı olmayan, genellikle etkili korunma veya tedavi imkanı bulunan biyolojik etkenler.

Grup 3 biyolojik etkenler: İnsanda ağır hastalıklara neden olan, çalışanlar için ciddi tehlike oluşturan, topluma yayılma riski bulunabilen ancak genellikle etkili korunma veya tedavi imkanı olan biyolojik etkenler.

Grup 4 biyolojik etkenler: İnsanda ağır hastalıklara neden olan, çalışanlar için ciddi tehlike oluşturan, topluma yayılma riski yüksek olan ancak etkili korunma ve tedavi yöntemi bulunmayan biyolojik etkenler.

Bu düzenleme göz önüne alındığında da anne ve çocuğun "biyolojik etkenlerden" korunmasının temel bir "sağlık hakkı" olduğu ortaya çıkıyor.

Söz konusu yönetmelikte "çalışan işçinin bağışıklığı"nın olmasının özel bir değerlendirmeyle çalışmasına izin verilebileceği de bir hüküm olarak getiriliyor.

Kimyasal etmenler

Maddenin (c) bendinde de kimyasal etkenler ile ilgili olarak yapılan düzenlemede "kanserojen, mutajen, çok toksik, toksik, zararlı, alerjik, üreme için toksik ve emzirilen çocuğa zararlı olabilen kimyasalların üretildiği, işlendiği, kullanıldığı işlerde gebe, yeni doğum yapmış ve emziren işçinin çalıştırılması esas olarak" yasaklanıyor.

Maddenin devamında "Ancak, işçinin çalıştırılmasında zorunluluk varsa ve teknik olarak bu maddeler daha az zararlı olanlarla değiştirilemiyorsa, gebe işçi, mutajen ve üreme için toksik maddelerle, emziren ve yeni doğum yapmış işçi, emzirilen çocuğa zararlı olabilen kimyasalların dışındaki maddelerle, ancak her türlü önlem alınarak ve sağlık durumları ile maruziyet düzeyleri sürekli kontrol altında tutularak çalıştırılabilir" düzenlemesi yapılıyor. Burada da çocuğa yönelik zararın temel alınması "çocuğun sağlığına" yapılan vurgu açısından önem taşıyor.

Çalışma Koşulları

Yönetmelikte "Çalışma koşulları" ile ilgili olarak da çeşitli düzenlemeler yapılıyor.

Bunlar arasında gebe ve yeni doğum yapmış işçinin kendilerinin ve bebeklerinin sağlığını olumsuz etkileyecek şekilde elle yükleme ve araçsız taşıma işlerinde çalıştırılmaları yasaklanıyor ve bu tür işlerde risk değerlendirmesi yapılması ve gerektiğinde iş değişikliğine gidilmesi hükme bağlanıyor. Bu hüküm maddenin devamında

"Gebelik süresi boyunca hiçbir surette elle taşıma işi yaptırılmaz" denilerek yasaklama getiriliyor.

Çalışma sırasında kullanılan kişisel koruyucuların gebe, yeni doğum yapmış ve emziren işçiyi tam koruyacak şekilde vücuduna uygun olması, bu kişilerin hareketlerine engel olmaması ve vücut ölçüleri değiştikçe yenilerinin sağlanması, uygun koruyucu sağlanamadığı durumlarda işçilerin bu işlerde çalıştırılmaması bir kesin hüküm halinde yönetmelikte yer alıyor.

Aslında bunları yalnız bir "çalışma ortamı" bakımından değil, gebe, emziren tüm annelerle, çocukların tüm yaşamları boyunca, her zaman ve her yerde, sağlıkları için gerekli hatta zorunlu olan önlemler olarak varsaymak daha doğru bir yaklaşım olacaktır.

Çünkü önlemler "çalışma alanlarına özel" bir zorunluluk gibi tanımlansa da, özü itibariyle, kişinin sağlığını korunması, yani sahip olduğu "sağlık hakkı"nın gereği olarak yapılmış düzenlemelerdir.

Bu riskler, çalışma ortamı dışında da herhangi bir nedenle varsa, gebe ve emziren anne ve çocuk, bu konularla ilgili ve yetkili diğer otoritelerin eli ve aracılığıyla bu hakların gereği olarak kabul edilmelidir.

Yerel sağlık kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, merkezi idarenin yerel temsilcileri, toplumun diğer ilgili ve sorumlu unsurlarıyla, bu tür olumsuz etkilerin ortaya çıkmasına neden olanlar burada tanımlanan görevleri aynen yerine getirmelidir.

Söz konusu yönetmelik bu nedenle sağlık hakkının ilişkili olduğu konuları ve boyutlarını göstermesi bakımından çok önemlidir ve burada söz konusu edilen hakların gerektirdiği hizmetler her düzeyde ve herkes tarafından ve sürekli talep edilmelidir. (MS/BA)
.....