Y
AZILARIM / Sağlık Hakkı-Hasta hakları
| Bu yazılar her hafta cumartesi günleri Bağımsız İletişim Ağı'nin BİAMAG Sayfasında yer almaktadır.|

Avrupa Sosyal Şartı'nda Çocuklar ve Sağlık

Şartın getirdiği düzenlemelerin başında "genel sağlıkla" ilgili hükümler yer alıyor. "Herkesin, olanaklı en yüksek sağlık düzeyine ulaşmasını sağlayacak önlemlerden yararlanmaya hakkı vardır." deniliyor, toplumsal ve tıbbi yardım hakkı düzenleniyor.


BİA Haber Merkezi
25/03/2006    Mustafa SÜTLAŞ

BİA (İstanbul) - Çocukların Sağlık Hizmetleriyle İlgili Hakları konusunda kaynak bir başka belge de katılma isteği ve niyeti içinde olduğumuz Avrupa Birliği'nin (AB) temel dayanaklarından "Avrupa Sosyal Şartı (Avrupa Toplumsal Antlaşması)"dır.

Avrupa Birliği zaman içinde "yeni bir toplumu" yaratma tahayyülüne sahip olsa da öncelikle bir "ticari" birlikteliktir. Dolayısıyla bu birlikteliğin üzerinde yükseleceği temel dayanaklar öncelikle "ticari" işbirliğini gözetecek düzenlemelere sahiptir.

Bu nedenle başta Avrupa Sosyal Şartı olmak üzere tüm temel belgeler bu noktaya sürekli dikkat ederek ele alınmalıdır.

En yüksek sağlık düzeyine erişmek

Böyle bir yaklaşım egemen olsa da söz konusu Antlaşma'da, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nde yer alan "herkesin yaşama hakkı yasayla korunur" şeklinde ifade edilen temel düzenlemeye dayanarak sağlığa, özellikle de çocukların sağlığına ilişkin bazı görevler de ortaya konuyor.

Avrupa Toplumsal Antlaşması'nda, bu konuda yapılan düzenlemelerin başında "genel sağlıkla" ilgili hükümler yer alıyor.

Örneğin Antlaşmanın I. Bölüm, 11. Maddesi'nde "Herkesin, olanaklı en yüksek sağlık düzeyine ulaşmasını sağlayacak önlemlerden yararlanmaya hakkı vardır." deniliyor.

Olanaklar çerçevesinde!

Buradaki "olanaklı" sözcüğünün iki farklı anlamı ifade edebileceği dikkatten kaçmamalıdır. Bu sözcüğün ilk anlamı bilimsel gelişmenin sağladığı "olanaklar" çerçevesinde sunulan hizmetlerdir.

İkinci anlamı ise kişinin, o hizmeti veren kurumun veya o hizmetin alındığı "yöre"nin sahip olduğu olanakların izin verdiği hizmetlerdir.

Kuşkusuz burada "kişilerin sahip olduğu olanaklar" değil, "ulaşılabilen, yapılabilen, gelişmelerin sağlayabildiği olanaklar" anlamındaki ikinci anlam yeğlenmeli ve hizmetler sırasında bunlar talep edilmelidir.

Sağlığın korunması hakkı

Benzer biçimde II. Bölüm'ün 11. Maddesi'nde de "Sağlığın korunması hakkı": Sağlığın korunması hakkının etkin biçimde kullanılmasını sağlamak üzere sözleşmeci taraflar, ya doğrudan ya da kamusal ya da özel kuruluşlarla işbirliği içinde, öteki önlemlerin yanı sıra;

a) Sağlığın bozulmasına yol açan nedenleri olabildiğince ortadan kaldırmak,

b) Sağlığı geliştirmek ve sağlık konularında kişisel sorumluluğu artırmak üzere danışsal ve eğitsel kolaylıklar sağlamak,

c) Salgın hastalıklarla yöresel hastalıkları olabildiğince önlemek; üzere tasarlanmış uygun önlemler almayı üstlenir." deniliyor.

Ortak sorumluluğun neresinde?

Burada da olumlu olan nokta daha çok "ticari" faaliyetin hüküm sürdüğü tanı ve tedaviye yönelik sağlık hizmetlerinin dışındaki hizmetlerin de sunulması gerektiği noktasına yapılan vurgudur.

Ancak diğer yandan verilecek hizmetleri yerine getirme yükümlülüğünün kimde olduğunu belirtmek üzere "sözleşmeci taraflar" ibaresi konulması ve bu bağlamdaki görevlerin birlik içinde yer alan ülkelerin sorumluluğuna bırakılması da AB'nin yukarıda belirttiğimiz "ortak sorumluluğun neresinde" durduğu konusunda bir kanıttır.

Toplumsal ve tıbbi yardım hakkı

Aynı bölümün 13. Maddesi'nde ise "Toplumsal ve tıbbi yardım hakkı" başlığı altında da; "Toplumsal ve tıbbi yardım hakkının etkin biçimde kullanılmasını sağlamak için sözleşmeci taraflar;

a) Yeterli olanağı bulunmayan ve kendi çabasıyla ya da başka kaynaklardan, özellikle bir toplumsal güvenlik sisteminden yararlanarak böyle bir olanak sağlayamayan herkese yeterli yardımı sağlamayı ve hastalık durumunda bu durumun gerektirdiği bakımı sunmayı,

b) Böyle bir yardım görenlerin, bu nedenle siyasal ve toplumsal haklarının kısıtlanmasını önlemeyi,

c) Herkesin, kişisel olarak ya da ailece içinde bulunduğu gereksinmeleri önlemek, gidermek ya da azaltmak için gerekebilecek tavsiyelerle kişisel yardımları uygun kamusal ya da özel hizmetler eliyle alabilmesini sağlamayı,

d) Bu maddenin ilk üç fıkrasında değinilen hükümleri, ülkelerinde yasal olarak bulunan başka sözleşmeci ülkelerin uyruklarını kendi uyruklarıyla eşit tutarak 11 Aralık 1953'de Paris'te imzalanmış olan Toplumsal ve Tıbbi Yardım Avrupa Sözleşmesi(*)'yle üstlendiği yükümlülükler uyarınca uygulamayı üstlenir." demektedir.

Bu düzenleme de görüleceği üzere hizmete ilişkin ayrıntılı tanımlar ve çözüme ve uygulamaya ilişkin somut öneriler de ortaya konuluyor.

Bu çözümler için de rehber olarak "Toplumsal ve Tıbbi Yardım Avrupa Sözleşmesi" gösteriliyor.

Korunma ve çalışma

Avrupa Sosyal Şartı içinde doğrudan "çocuklarla" ilgili düzenlemeler ise iki farklı başlık altında yer alıyor.

Bunlardan ilki "çocukların korunması"na ilişkindir. İkincisi ise "çocukların çalışması"na ilişkin getirilen kuralların yer aldığı bölümlerdir.

Bu konuların ayrıntıları Avrupa Sosyal Şartı'nın 7. ve 17. maddelerinde açıkça ortaya konuluyor.

Burada "koruma" temel yaşama hakkının bir gereği olarak özel önem taşırken, muhtemelen Avrupa Birliği'nin bir ticari ve ekonomik birlik olması nedeniyle; çocukların "çalışması ve çalıştırılması" konusundaki düzenlemeler hüküm altına alınmıştır.

Tüm bunlardan anlaşılacağı üzere Avrupa Toplumsal Sözleşmesi esasında "sağlık hakkı" bağlamında, çocuklara "özel ve ayrı" bir yer vermiyor, diğer insanlardan ayırmayarak sağlığa ilişkin genel düzenlemeler yaparken, çocukların çalışması konusunda somut hükümler getiriyor. (MS/BA)

(*) Türkiye 2 Aralık 1976'da imzalamıştır.
.....