Y
AZILARIM / Sağlık Hakkı-Hasta hakları
| Bu yazılar her hafta cumartesi günleri Bağımsız İletişim Ağı'nin BİAMAG Sayfasında yer almaktadır.|

Sağlıkta "Bilgilenme ve Onaylama Hakkı"

Teşhis ne, tedavi seçenekleri nelerdir? Erkeğe değil, kadına sorulmalı, ortak dil yoksa, mutlaka kadının dilini bilen bir hekim, bir kadın hekim devreye girmeli, kadının rızası alınmadan işlemler başlamamalı, sağlık çalışanları bu konuda bilgilenmeli.


BİA Haber Merkezi
15/10/2005    Mustafa SÜTLAŞ

BİA (İstanbul) - Sağlık hizmeti verilen kuruma ya da kişiye ulaşıldığında, yani bir tercih ve seçim yapıldığı anda başlar. Hizmet alınmaya başladığı sırada bir hastanın sahip olduğu haklar, gündemimizi oluşturan "Hasta hakları"nın en görünür, fark edilir, bilinir ve bundan dolayı da talep edilir ve söylenir yanlarını oluşturur.

Sağlık hizmeti özel ve uzmanlık gerektiren bir bilgiye dayanan bir uygulama alanıdır. Bu hizmette her şeyden önce hizmeti alanla veren açısından bir "bilgi eşitsizliği" söz konusudur.

Bir yanda tıbbın binlerce yıllık bilgi birikimi diğer yanda bu bilginin uygulanacağı beden vardır.

Yasalar bedenle ilgili tasarrufta bulunma hakkını bedenin sahibine vermiştir. Başka bir deyişle kişiye bedenine ne olacağını veya yapılacağını bildirmeden bir işlemde bulunmak yasalar tarafından "suç" olarak tanımlanıyor..

Bu "suç"u ortadan kaldıran ise "Bilgilenme ve Onaylama Hakkı"dır.

Sağlık çalışanları bilmeli ki...

Hastalar eğitim ve bilinç düzeyleri ne olursa olsun, gerek hizmet alacakları kurumlar, orada yapılacak işlemler, koşul ve olanakları hakkında, gerekse iyilik haline yeniden kavuşana kadar yaşadığı sürecin her aşamasında durumdan, ne olacağından, ne yapılacağından, yapılan işlemlerin ne sonuç verebileceğinden, risklerinden, ortaya çıkaracağı ek sorunlardan, haberdar olma, yani "bilgilenme hakkı"na sahiptir.

Toplumdaki ilişkilerde kadının "söz ve karar hakkı" ne kadarsa, sağlık hizmeti sırasında da o kadar olduğundan, bu haktan kadınların yararlanması yani "Kadının bilgilendirilmesi" onun yerine yanındaki "sorumlu-yetkili" sayılan erkeğin bilgilendirilmesi biçiminde uygulanıyor.
.
Bu alışkanlıktan vazgeçilmesi ve hakkın gereği gibi uygulanması, yani tüm sağlık kurumlarında ve hizmet birimlerinde doktorlar ve sağlık çalışanlarının kadının da kendi bedeni üzerinde söz sahibi olma ve tasarrufta bulunma, kısaca karar verme hakkının olduğu bilinciyle davranması gereklidir.

Erkek değil kadın

Daha önce belirtildiği gibi bu hakkın kadından önce onun yakınındaki bir erkeğe sunulması, sağlık hizmeti sunumunda sık yapılan ancak yanlış bir uygulamadır.

Sağlık hizmeti talebinde bunun vurgulanması kadar, hizmeti sunanların bu noktada varolan gelenekleri ve alışkınları bir yana bırakarak duyarlı olmaları da çok önemlidir. Ancak bu yapılabildiğinde gerçek bir "bilgilendirme", dolayısıyla bir hakkın gerçek anlamda uygulamada varolması söz konusu olacaktır.

"Dil"in önemi

Bilgilenmenin yeterli ve etkin biçimde sağlanabilmesi için "dil" en önemli unsurdur. Bizim ülkemizde ana dili farklı olan önemli bir toplum kesimi vardır. Bu toplum kesiminin günümüzde ana dilinde eğitim olanağı yoktur.

Diğer yandan belki bunun da etkisiyle bu grubun kızları ve kadınlarının önemli bir bölümü temel eğitim olanağından yararlanamıyor, dolayısıyla toplumsal ilişkilerde ve temel hizmet alanlarında geçerli olan dili öğrenemiyor.

Hizmet veren sağlıkçıların içinde de onların dilini bilen ve konuşabilen sağlık çalışanı azdır. Böyle olunca "bilgilenme hakkı"nın gereğini yerine getirme konusunda "Kadınla muhatap olunması" yerine geçerli dili bilen ve yanında bulunan erkeğe, örneğin eş, baba, oğul ya da ağabeye yönelik bilgilendirme yapılmakta ve bu yeterli görülüyor.

Oysa, bu ikinci kişi, hizmeti alacak olan kadının ne kadar yakını olursa olsun, yine de gelenekler ve yerel değer yargılarıyla, gizli ve tabu olan konularda karşılıklı bilgilenme süreçleri hizmetin gerçek anlamda verilmesine engel olabiliyor..

Bilgilenme sürecinde bu noktada da azami dikkat ve özen gözetilmeli, hizmetin etkin ve doğru verilebilmesi için örneğin o bölgenin dilini bilen en azından bir "kadın sağlıkçının" örneğin bir hemşirenin muayene ortamında var olması, bilgilendirmeye katkıda bulunması ve aydınlatılmış onamın sağlanmasında rol oynaması sağlanmalıdır.

Anlaşılır terminoloji

Diğer yandan bu süreçte de bilgi hastanın anlama kapasitesine uygun bir yolla ve yabancı terim terminoloji kullanımı en aza indirerek iletilmelidir.

Kuşkusuz ideal olan hasta ile ortak dil kullanan üstelik de kadın bir hekimin bu süreçte hizmet vermesinin seçilmesidir.

Eğer bu toplum ve bu hakkın uygulamada varolması için önemli bir unsursa o zaman her hekimin eğitim sürecinde, kendisine bilimsel anlamda gerekli olan, geçerli bilimsel dili öğrendiği gibi, hizmetin uygulaması için gerekli olan dili öğrenmesi de en azından bu hakkın gereğinin daha iyi bir şekilde yerine getirilmesi için önemli ve gereklidir.

Seçenekler

Bilgilendirme sonucunda hizmete ilişkin olarak kadının karar vermesi temel olmalıdır. Bilgilenme hakkını tüm boyutlarıyla yerine getirdikten sonra yapılacak işlem ve verilecek hizmete "rıza gösterme" hakkının, daha çok yeğlenen deyişle "aydınlatılmış onam"ın sağlanması hizmet için de en önemli koşuldur.

Bu noktada unutulmaması gereken bir başka konu da bilgilenme gibi "bilgilenmeyi istememe"nin de bir hak olduğudur. Bu durumda da hizmeti alacak olan "kadın" bilgilendirmenin kendi yerlerine kime yönelik olarak yapılacağına karar verme hakkına da sahip olmalıdırlar.

Ayrıca tüm hastalar için geçerli olan "ikinci bir görüş alma hakkı"nın, yani "konsültasyon talebi"nin gerekli durumda kadına da özellikle sunulması gereklidir.

Çünkü sağlık hizmetinde, tanı-tedavi-rehabilitasyon süreçlerinde benimsenebilecek birden çok seçenek olduğu kadar, kadına pozitif ayrımcılık anlamında daha farklı bir biçimde yaklaşmayan hekimlerin olduğu unutulmamalıdır.

Duruma göre akla yatkın tek seçenek olduğunda da bu ikinci görüş alma hakkı hastaya belirtilmeli ve yararlanması sağlanmalıdır.

Her koşulda söz ve karar hakkı

Sağlık hizmeti sırasında hekim ve hizmeti verenler hastaların "özel yaşamlarıyla" da hizmet için gerekli olduğu kadarıyla ilgilenmek durumundadırlar.

Kadının bu tür bilgileri verdiği hekimin bunları gizlilik hakkı bağlamında üçüncü kişilere duyurmaması ya da bilgilendirmemesi bir gerekliliktir.

Ama diğer yandan verdiği hizmetle ilgili olarak ona bir rapor ya da hizmetle ilgili bir bilgi notu yani "epikriz" vermesi de görevidir. Bu "Hastalar, sağlık kurumlarından taburcu edildiklerinde tanıları, tedavileri ve bakımlarını içeren bir yazılı özet alma ve isteme hakkına sahiptir" kuralı ile, bir hak olarak net olarak tanımlanmıştır.

Kadın hastalarda hastalıkları açısından gizliliği gerektiren durumlar (çocuk doğuramayacak durumda olma, fiziksel bazı özelliklerini kaybetme vb.) söz konusu olduğunda bu bilgiler hastanın istediği koşul ve biçimde kaydedilip sunulabilmelidir.

Kadınların her koşulda söz ve karar hakları gözetilmeli ve kendi bedeni üzerinde tasarrufta bulunma hakkı öngörülmeli, yapılacak işlemlere ilişkin olarak rızası kendilerinden alınmalıdır. (MS/BA)
.....