Y
AZILARIM / Sağlık Hakkı-Hasta hakları
| Bu yazılar her hafta cumartesi günleri Bağımsız İletişim Ağı'nin BİAMAG Sayfasında yer almaktadır.|

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon

Sakatlığa yol açma olasılığı olan herhangi bir sağlık sorununda, çözüme yönelik olarak herhangi bir tıbbi girişimi planlarken, onu bütünleyen tüm hizmet sistemlerin de bir arada düşünülmesi ve hizmet bunu içerecek şekilde kurgulanması gerekli.


BİA Haber Merkezi
17/03/2005    Mustafa SÜTLAŞ       musutlas@gmail.com

BİA (İstanbul) - Tıbbın öncelikli görevi bireyin sağlıklılık halini sürdürmek ve eğer tehlike ya da tehdit altındaysa yaşamı kurtarmak ve korumaktır.

Ancak "yaşamın niteliği"nin, yani nasıl yaşandığının da çok büyük önemi vardır.

Canı kurtarma, koruma ve yitirilen sağlığı iyileştirmeye yönelik tıbbi girişim ve uygulamalar, mutlaka "fizik tedavi" ve onun tamamlayıcısı olan "esenlendirme" ya da "eski haline getirme" de diyebileceğimiz rehabilitasyon hizmetleriyle birlikte ve onlara koşut olarak gerçekleştirilmelidir.

Başka bir deyişle "rehabilitasyonu" sağlayan programlar, sağlığı koruma, geliştirme, tanı ve tedavinin tamamlayan unsuru olarak kabul edilmelidir.
Bu aynı zamanda sağlığa "bütüncül" yaklaşımın da bir gereğidir.

"Hele bir canını kurtaralım, sonra hareketini düşünürüz" şeklindeki "esenlendirme faaliyetleri"ni gözardı eden yaklaşım çok yanlıştır. Sağlık hizmetine gereksinenler ya da bu hizmeti verenler hangi nedenle olursa olsun, eğer esenlendirme programları için "olmasa da olur" diyorlar ya da "lüks" görüyorlarsa, bu tutumun yaşanan sorunları çözemeyeceğini, tersine sorunu büyüteceğini çok iyi bilmelidirler.

* * *

Rehabilitasyon yani esenlendirme faaliyetleri sakatlık olayına yol açma olasılığı bulunan durumun başladığı ya da fark edildiği ilk andan itibaren öngörülmeli ve uygulanmalıdır. Doğuştan ya da sonradan ortaya çıkan sakatlık durumları için de bu kural geçerli olmalıdır.

Kısaca bakım ve rehabilitasyon tedavinin bir unsuru haline getirilmelidir.
Günümüzde örneğin bir kazaya bağlı sakatlık oluşma olasılığında daha kaza anından başlanarak bu tür faaliyetler planlanmakta buna yönelik değerlendirme ve uygulamalar hemen sunulmaktadır. Çağdaş yaklaşım da aslında budur.

Kolu ya da bacağı kırılan insanlara kırığın iyileşmesi için alçı ya da başka bir yolla "tesbit" işlemleri yapılır. Eğer bu işlem uzun süreli bir harketsizliğe yol açacaksa, daha o tesbit anından başlayarak, hareketsiz kalacak olan kas ve eklemler için, hareketi sağlamaya yönelik olarak değişik yöntemlerle fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları yapılmaktadır.

* * *

Bu gerçekler bilinmekle birlikte "en çok" ihmâl edilen konular arasındadır. Öyle ki bu "ihmâl"ler daha sonra yaratacağı "dönüşü olmayan bozukluklar" nedeniyle, sık olarak hak "ihlâl"lerine dönüşmektedir.

Yalnız "doğruyu bilmek ve söylemek" dahası "talep etmek" yeterli değildir. Bunu sağlayacak koşul ve olanakları yaratmak ve uygulamak da gereklidir.

İşte asıl sıkıntı ve sorunlar da bu noktada başlamaktadır. Ülkemizde söz konusu hizmetleri verecek uzmanların varlığı, özellikle de dağılımı konusunda ciddi yetersizlikler vardır. Genel sağlık hizmeti veren kurum ve hizmet birimlerinde anlattığımız bu yaklaşım egemen olmadığı gibi bu tür hizmetlerin verilme koşulları da yoktur.

Sorunun olduğu ya da yaşandığı yerlerin çoğunda bu alanın uzmanları yoktur ve bu amaçla düzenlenmiş merkezler de ne yazık ki bulunmamaktadır.
Bu grup hizmetleri sunan kurumların daha çok büyük kentlere odaklaşmış durumda olduğunu görüyoruz.

Dolayısıyla bu merkezlerin önünde bir hasta birikmesi szö konusudur. Birikme ise bu hizmete ulaşma ve yararlanmada güçlüklere ve gecikmelere yol açmaktadır. Hizmet almakta gecikme ve güçlükler de yukarıda belirttiğimiz gibi sorunun büyümesine, sonuçta sakatlıklara ve böylelikle "hak ihlâlleri"ne yol açmaktadır.

* * *

Sakatlığa yol açma olasılığı olan herhangi bir sağlık sorununda, çözüme yönelik olarak herhangi bir tıbbi girişimi planlarken, onu bütünleyen tüm hizmet sistemlerin de bir arada düşünülmesi ve hizmet bunu içerecek şekilde kurgulanması gereklidir.

Sorunları birlikte çözmek yerine birini diğerine bağlayarak planlamak, gecikmelere dolayısıyla hizmete ulaşma ve yararlanma noktasında hak ihlâllerine yol açmak demektir. Sakatlık bireysel olarak "yaşamı zorlanarak" yaşamak anlamına gelir. Ama aynı şekilde bu zorlu yaşamda daha çok sağlık hizmeti talep etme ve hizmet tüketmek de zorunlu olmaktadır.

Eğer asıl amaç sağlık hizmetini bir "ticari kazanç yolu" olarak görmek değilse, "sakatlığı önlemek" birey açısından da sağlık hizmeti sunan ve veren açısından da doğru, gerekli ve yararlı bir durumdur.

Tam bu nokta da akla gelebilecek bir soru da şu olabilir:

Acaba savaşlar "petrol"den elde edilecek kârlar yanında, savaş sırasında ve sonunda artacak "sağlık hizmeti" taleplerinden sağlanacak kârlar için de mi yapılıyor?

Ne dersiniz?

Bu soruya vereceğiniz yanıt belki de sizi bugün Kadıköy Meydanı'na götürebilir. "Savaş sağlığa zararlıdır!" (MS/EÜ)


.....