Y
AZILARIM / Sağlık Hakkı-Hasta hakları
| Bu yazılar her hafta cumartesi günleri Bağımsız İletişim Ağı'nin BİAMAG Sayfasında yer almaktadır.|

"Doğuştan" Sakatlıklar "Kader" Değildir

"Doğuştan" sakatlıkların önemli bir bölümü, aslında öngörülebilir ve önlenebilir. Doğuştan sakatlıklara ilişkin en büyük sorumluluk, sağlık çalışanlarında; gerekli hizmet organizasyonunu ve altyapıyı oluşturamamanın sorumluluğu ise devlettedir.


BİA Haber Merkezi
25/12/2004    Mustafa SÜTLAŞ       musutlas@gmail.com

BİA (İstanbul) - İçinde bulunduğumuz ortam ve koşullarda, toplumun şu andaki yaklaşımıyla "sakatlığı" önlemek aslında çok güç. Toplumun ve bireylerin yaklaşımı ancak belirli bir süreçte değişebilir. Ama sağlık alanında çalışanların "tutum değiştirmeleri" için o kadar çok zamanları olmamalı. Çünkü onların varlık nedenleri, herşeyden önce olası bir "sağlık sorunu"nu ortaya çıkmadan önlemektir.

Sağlık hizmeti ne kadar ticarileşirse ticarileşsin, sağlık çalışanları bekleyip sorunları oluştuktan sonra çözmeye kalkamaz, kalkmamalıdır. Bu yaklaşım insan haklarına da, tıp ve sağlık hizmetleri etiğine de aykırıdır.

"Sakatlığı" olanlar, sakatlıklarıyla ilgili sağlık sorunları dışındaki konularda sağlık hizmeti alırken, diğer insanlarla "eşit" olmalıdır. Ama bu "eşitlik" durumu bile, Türkiye koşullarında bir "eşitsizlik" yaratır. Sakatların sağlık hizmetlerine ulaşırken yaşayacakları güçlükler, "pozitif ayrımcılık" temelinde ayrıcalıklı davranmayı gerektirir.

Sakatlığın öngörülebilir, dolayısıyla önlenebilir bir durum olduğu görüşü de henüz yakın dönemde ortaya çıkmış ve üzerinde uzlaşmaya varılamamış bir yaklaşımdır.

Sakatların "sağlık hizmetleriyle ilgili hakları" konusunu irdelerken, bu unsurları temel almak gerekir.

Sakatlıkların önlenmesini sağlayan sağlık hizmetleri ve haklar

Bu gerçekler ışığında sağlık hizmetleriyle sakatlık ilişkisine dönersek, daha önce yaptığımız bölümleme temelinde, şunları söyleyebiliriz:

Sakatlıklar doğuştan ya da sonradan olabilir.

"Doğuştan sakatlık" olarak nitelendirilen sakatlıkların büyük bir bölümü, aslında "doğum sürecinde" yaşanan olumsuzluklardan kaynaklanır. Gerçekten "doğuştan" olanlarsa genetik bir olumsuzluğa ya da "gebelik" sırasında yaşanan bir soruna bağlıdır.

İster genetik olsun; ister gebelikte yaşanan bir sorundan ya da doğum sürecinde yaşanan olumsuzluklardan kaynaklansın, toplum, her üç grubu da "doğuştan sakatlık" olarak adlandırır.

Aslında, her üç gruptaki sakatlıkların bir çoğu öngörülebilir ve önlenebilir. Bu konuda yapılması gereken, "bilinebilir ve önlenebilir sakatlıkların olabildiğince erken fark edilmesi, hatta oluşum mekanizması biliniyorsa, ona yönelik önlemlerin önceden alınması; gerekli sağlık hizmetlerine ve onu verecek merkezlere ulaşılması; vatandaşların bilgilendirilmesi; gerekli tanı ve tedavi olanaklarının, bakım ve destek hizmetlerinin ayrımsız sağlanması"dır.

Bu hizmetlerin sunulması, "sağlık hizmetine ulaşma ve yararlanma hakkı"nın bir gereğidir.

Genetik / kalıtsal sakatlıklar

Herkes, hiçbir anne-babanın, çocuğunun ömür boyu taşıyacağı bir sakatlıkla yaşamasını arzu etmeyeceğini ve buna isteyerek yol açmayacağını kabul etmelidir.

Sakat çocukların ebeveynlerini suçlamak ve sorumlu saymak yanlış bir tutumdur.

Hiçkimse, isteyerek ya da kasıtlı olarak çocuğunun sakat doğmasına, sakatlanmasına neden olmaz. Gerçek neden genellikle bilgisizlik ve deneyimsizlik, bazen ihmal, dikkatsizlik ya da özen eksikliği olabilir.

Ancak bunların tümü, "toplumun" ve "toplum adına sağlık hizmeti verenlerin" sorumluluğunu gösterir.

Ortaya çıkan sorumluluğun, sağlık çalışanları açısından en hafif olanı, aslında "devletin sorumluluğunun en ağırını" oluşturur. O sorumluluk da, bu konuda bilgilenmeyi sağlayacak kurum ve yapıların tüm bireylere ulaşmasını sağlayacak hizmet organizasyonunun oluşturulamamasıdır. (MS/BB)
.....